Kerizettin Troleybus 1 Haziran 2007 tarihi itibariyle kaynağa karışmış, evrendeki özüne geri dönmüştür.

Kerizettin Troleybus bir ek$i sozluk karakteri olarak 2002 yılında doğdu. Birkaç ay önce Sourlines biletini aldığı sırada beşbinin üzerinde entry'si, yüzlerce badisi, binlerce takipçisi ve yurdun dört bir yanından kendisinden feyz alan onbinlerce insan vardı. Beş yıldır ilgiyle izlenen bu internet karakteri, Haziran ayına girdiğimiz ilk dakikalarda Hakk'ın rahmetine kavuşmuş, Allah-ü Teala onu bizlerden çok sevmiştir. Bu minval üzre alıcılarınızı artık kendisinin edebi mirasını taşıyan yaratıcısı Osman S. Börütecene'nin web sitesine doğru ayarlamanız önemle rica olunur. Zira bundan sonra her halt orada dönecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Blogu ziyaret etmeye devam etmek için lütfen aşağı doğru buyrun.

Kerizettin Troleybus

30,m,istanbul Bu şahıs bir sözlük yazarıdır. Sözlüğün kesmediği anlarda stepne olsun diye işbu blogu yürürlüğe sokmuş kişidir kendisi.

27 Şubat 2006

annesel kadinlik

cogunlukla erkekler tarafindan sevgililerinde algilanabilecek bir kadinlik halidir.

erkekler hergun bircok kadin gormekteler. sokakta, isyerinde, gece kluplerinde, toplu tasima araclarinda vb. yerlerde. bazi kadinlar digerlerinden daha guzel gozukmektedir. bunlar henuz tanisilmamis, kisilikleri bilinmeyen kadinlardir. annesel kadinlik halini sezebilmek, farkina varabilmek icin oncelikle o kadinla bir suredir tanisiyor olmak gerekir.

kadinin sefkat gosterdigi bir an, saclarini toplayis seklinin biraz daha farkli oldugu bir an, bakislarinin konusmalarinin sevgili ile dost arasinda gidip geldigi bir an, annesel kadinligi sezebileceginiz, hissedebileceginiz anlardir.

bunu hissetmeniz bu durumun gercekten varoldugu anlamina gelmez, herkesin kafasindaki annesel kadinlik farklidir. bu an hic suphesiz ki freud u anmamiz gereken andir.

bunu hissettiren cocuklugunuzdan kalma annenize ait bir hal, tavir, konusma bicimi, koku, vb. seyler olabilir. zaten dikkat edin bu anlar yine sevgiliyle alakali cinsellige ait ikircikli anlar yasadiginiz zamanlar halinde yasanir. cunku akla anneyi getirmektedir.

bu annesel kadinlik hallerini cok fazla sezen ve surekli yasayan erkekler bir kadin arkadas, sevgili, es bulmak konusunda en cok zorlananlardir diye dusunurum. bir diger yandan da hem annesel kadinlik hallerini sezen hem de bu konuda cinsel bir ikircik yasamayan erkekler de libido konusunda onde giden erkekler olmaktadirlar. onlar birer yetiskin olmus ve aradaki farka aymislardir.

ornekler cogaltilabilir.

modelleten ofke

bazi suserlerin x olan insan modeli, y yapan kadin modeli, z eden zihniyet gibi basliklar acmalarina sebep olan ofke durumudur.

kisi hayata kizgindir. kizginlik sebepleri herkes icin farkli olabilir, sebebini bilemeyiz. hayat yogundur, suser desarj olma firsati bulamamistir. patronundan firca yemis olabilir, sevgilisi onu dovmus olabilir, babasi arabanin anahtarlarini vermeyi reddetmis olabilir, yuzunde olmadik yerde yeni bir sivilce cikmis olabilir yani olasiliklar saymakla bitmez, kisi cok ama cok ofkelenmistir.

belki odasinda bir kum torbasi olsa ona tekme tokat girisebilecek ve hincini torbadan alabilecektir ama belli ki o da yoktur. ya da bos bir mekana gidip avazi ciktigi kadar bagirabilir, ama maalesef buna da firsat bulamamistir, belki de ailesi o an evden cikmasina izin vermemistir, cezalidir falan.

belki de abazanlik canina tak ettigi icin ofkelenmistir. sag elinin nasirlari gecmemistir, sol eli de tam zevk vermiyordur.

hayattaki bunalimlari ile ilgili onu avutabilecek iyi arkadas modeli de yoktur ortalikta.

iste bu ofkeli suser boyle bir anda sozluk basina oturur ve toplumda dikkatini ceken, hatta belki de onu ofkelendiren konulardan insanlari secerek modellemeye baslar. bazen model kelimesi de ofkesini dindirmez ise zihniyet kelimesini kullanir. mesela gece isemek icin yataktan kalkan insan modeli yeteri kadar sert gelmez, gece isemek icin yataktan kalkan zihniyet olur o.

oysa zamanla hersey gececektir.

universiteden terorist cikar

666 sayisinin akibetine benzer bir ifadedir.

6 rakami avrupa kulturunde kraliyeti, hukumdarligi ve zenginligi simgelerdi. kilise, bu manayi degistirmis ve seytana yormustur. ornegin tarot kartlarinda 6 numarali kartlar cogu kez iyiye yorulan kartlardir, bu guzel ve guclu manalari sebebiyle.

6, aristokrasiyi ifade eder. koylu halk, daha dogru tabiriyle onlara serf diyelim, yani aristokrasi icin karin tokluguna calisan sinif, zengin kesimin gercekte nasil bir hayat yasadigina cok tanik olmaz ve uzaktan gorur, izler onlari. icerigin tamamini bilmediginden de yorumda bulunur.

bugun hala zengin insanlarin mutsuzluguna verilen ornekler de buna yakindir. cok parasi var ama mezara goturemedi iste, kefenin cebi yok gibi. ya da cok parasi var ama kanser ne ise yaradi ki. veya cok zengindi, tatmin olacak herseyi vardi bu yuzden ibne oldu pusht oldu derler.

universite ogrencileri icin de benzer seyler soylenir. bu kisiler mezun olduktan birkac yil sonra toplumda super saygi gormelerine ve bir donem ogrenci olduklari unutulmalarina ragmen halihazirda universite ogrencisi olanlar orospu olur terorist olur, anarsist hatta populer tabiriyle anarsit olurlar. universitede kizlar teklif ediyormus efsanesi gibidir bu.

6 rakami ile ayni anlamamazliktan kaynaklanir. cozumu de yoktur, tek cozumu o bilinmeyen, disaridan gorulen yasamin gercegini paylasmaktir ama maalesef kimse ekmegini o denli bolmek istemez. dunyada kaynaklar ve universite sayisi hep sinirlidir.

sevgiliye asilanlar

bazi istisnai essek otesi durumlar haricinde gayet insan evladi olan nopnormal bireylerdir. buyrun inceleyelim.

eger bu insanlar sokak ortasinda zerre kadar tanimadiklari ve kendi zevklerini hesaba katmadan salt kadin gordukleri icin asilan cahil cuhela gormemis okuyamamis bu ulkenin unuttugu ulasamadigi kisilerse yaptiklari kulliyen essekliktir. ayni zamanda yanlarinda sevgilisi olan kadin veya erkege yazilan, asilan bireyler de kisilik problemi yasayan ve tedavi gormesi gereken insanlardir.

baslangicta hoslandiklari kisinin sevgilisi oldugundan bihaber olanlara gelince, onlar bir hayli masumdur. yaklasimlari tertemizdir. sonra da bir sevgilinin varligini ogrendiklerinde is isten gecmis olur. sahilde denize girip ileriye dogru yavas yavas yururken suyun aniden iki uc kat derinlesmesi nasil o bireyin sucu degilse bu da o bireyin sucu degildir. bir kere buna musaade eden bir karsi cins soz konusudur. ozellikle kadinlar halk tabiriyle kuyruk sallamadan erkek ile kadin arasinda kolay kolay birsey olmaz. hoslanilan kisi erkek ise cok da farkli degildir cunku her cinsin insani durumu evvelden kavrayip icinden bir eyvah cekebilir ve lafin arasina benim sevgilim var cumlecigini sokusturabilir, hissettirebilir.

son olarak incelenmedik kalan durum bastan itibaren sevgilisi oldugunu bildiginiz bir karsi cinse asilmaktir. burada her iki taraf sucludur. sapiklari karistirmayin hic onlari yazinin taa basinda ele aldik. iki kisi istemedikce vuku bulmayacak bir olaydir. onlara hic birsey demiyoruz. cunku bu durumda o uc kisiden baska kimseye laf dusmez, dusmemelidir. elin kanunuyla kendimizi yargilamayi sevmiyoruz ya, bu da oyle birsey.

sevgiliye asilanlar, asina istisnalar haric, davul bile dengi dengine calar kuralina tabii bir durumdur.

fransizca kadinlastiriyor

yanlis bir onermedir.

hem almanca hem fransizca bilenler kabul edecektir ki her iki dil de girtlaktan konusulur ve dolayisiyla fransizcayi da yer yer bir hayli sertlestiren bir durumdur bu. konunun ispati icin bir fransiz televizyonunda haberleri izlemek ya da fransizlarin canli olarak konusmalarini 15 dakika ve daha uzeri dinlemek yeterli olacaktir.

onermenin bir baska yanlis tarafi ise nezaketin salt kadinlara, kabaligin ise salt erkeklere atfedilmesidir. herkes suruyle nazik sikici erkek ve suruyle beygir anac ve cekici kadin taniyordur. dolayisiyla fransizca kadinlastiriyor onermesi yanlis olmakla kalmayip ayni zamanda bir genelleme faciasidir.

kadinlasmak isteyen bir erkek, her seye oldugu gibi buna da bir kilif uydurmakta zorlanmayacaktir. bir ulkenin lisanini buna alet etmek de rahatlikla bu kiliflardan biri olabilir.

son olarak unutmamak gerekir ki hepimiz insan evladiyiz ve hata yapmak biz olumlulere mahsus hatta yer yer yakisan bir durumdur. hal boyle iken fransizca kadinlastiriyor onermesi cok ustunde durulmasi gerekmeyen ve dunyanin sonu anlamina gelmeyen bir onermedir.

suslenip puslenip starbucksa giden turk kizi

goreceli bir kavramdir.

sade bir makyaj, sik bir kiyafet ile arkadaslariyla bulusup kahve icmeye giden disi sahisi goruldugunde bu bazi insanlara suslenip puslenmek manasina gelebilir. oysa bu hayati ve cevresindekileri ciddiye alip sabah uyandiktan sonra ustunu degistiren gomlegini giyip kravatini takan ve evde o sekilde oturan emekli dedemizden farksiz bir durumdur. bu emekli dedemizden feyz alinmali ve hayati ciddiye alma, etraftaki insanlara ve oncelikle kendine saygi gosterme babinda mumkun mertebe sik ve temiz olunmalidir gunluk hayatta.

bir baska tanima gore, suslenip puslenip starbucksa giden turk kizi sikligin otesinde amacini asmis kokos bir durumda olabilir. bu durumda sanirim olayin starbucks a gitmekle alakasi yoktur. tarz sahibi bir kizin kisinin zevkine aykiri bir tarzda giyinmesi her yerde goze batacak bir durumdur. gercekten zevksiz ya da abarti bir tarz soz konusu ise goren gozlerin buyuk cogunlugu bu tepkiyi gosterecektir. cunku insan sinirlendigi zaman salt sinirlenilen obje degil ayni zamanda cevresel faktorler de (bu durumda starbucks) bundan nasibini alir.

suslenip puslenip starbucksa giden turk kizi normal bir hanim kizimizdir.

vermek kelimesini kullanan kadin

turkce de kadinlar icin degil sadece erkekler icin kullanilan sikmek kelimesinin karsiligini bulmus kadindir. ayni zamanda amina deger veren kadin seklinde de dusunulebilir. dolayisiyla bunu bir hediye, bir paylasim seklinde yorumlayarak selahattin le cinselligimi paylastim ya da paylasmadim yerine selahattin e verdim ya da vermedim seklinde kullanabilir.

erkekler de vermek fiilini bu anlamda kullanan kadinlar kadar kendi penislerine deger vermeli ve sikmek fiilini bu dogrultuda kullanmalidirlar. hatta bu yuzden sikmek kelimesini kufur olarak kullanmaktan vazgecmeliler. ama lisan bu, tum dunyada boyle kullaniliyor hem cinsel birlesme hem fiil denirse o zaman erkekler de verdim/vermedim tabirini kullanabilir. boylece daha paylasima acik bir yapiya kavusur durum.

unutulmamasi gereken noktalardan biri de vermek kelimesinin salt yataga girip erkegin penisini kadinin vajinasina almasi (buna musaade etmesi) anlaminda kullanilmadigi, yani 15-45 dakika arasinda degisebilen bir sureci anlatmadigidir. kadinlar arasinda vermek, zannimca cok daha genis bir sureyi kapsamaktadir. ornegin bir aksamustu boyunca ya da bir kac gunluk bir zaman dilimi. bu yuzden de kadinlarin aralarinda konusmalarinda "butun gece dans ettik ama vermedim" gibi cumlelere raslariz. ornekler cogaltilabilir.

bu acilardan bakildiginda vermek kelimesini kullanan kadin cinsellikle barisik duran kadin anlaminda da yorumlanabilecek bir tanimdir.

varolus

insanin varolmasi anlaminda ele alirsak insan evladina verilmis en buyuk hediye ve en buyuk cezadir.

kendi karariyla varolmamistir, bu acidan bir varliga hapsolma durumu icerir. bir diger yandan zamanla buyumekte (sonradan bu yaslanmaya donusecektir) olan birey yasam diye adlandirilan seyin tadina vardikca varliga hapsolmakla o hapisanede mutlu olmak arasinda gider gelir. bu arada bu hapis kavrami ile gercekte o belli olmayan sinirlar icinde alabildigine ozgur olabilmesi de ayri bir celiskidir. varolma sorunu/keyfi ile basbasa kalan insan evladi, bunun beraberinde getirdigi urkutucu ozgurluk duygusu sebebiyle bu ozgurlukten kacabilmek icin din, devlet, gelenek, evlilik, arkadas grubu ve bunun gibi kavramlari icad etmistir. boylelikle kisi kendi istedigi herseyi yapmaktan kurtulmustur.

bazen kisi kendisiyle basbasa kaldiginda aniden gercekten varoldugunu farkediverir ki bu da heyecan veren ve biraz urkuten bir durum olabilir. aynaya bakarken orada birini gormek soz konusudur. bu goruntu insanin varligina en buyuk ispatlardan biri olurken gercekte onun kim oldugu sorusu da beyni kurcalar durur.

varolus ayni zamanda baska kisilerin varoluslarini da anlamayi ve etkilesime girmeyi icerir, hem isteyerek hem istemeden. gerek toplum icinde yasamanin getirdigi mecburiyetler gerekse isbirligi ihtiyaci toplu bir varolma eylemini zorunlu kilar. tatli bir tarafi olarak da ikili iliskilerde varolmanin keyfini yasamaktir. bireyler varolmanin heyecani keyfi ve endisesiyle birbirlerini tamamlamanin rahatligini gevsemesini yasarlar. buna bazen ask deriz. yine varolmanin getirdigi ozellikler nedeniyle bu durum da cekilmez bir hal alabilir, cok cekilmez bir hal almadan katlanilabilir bir olcekte sonsuza kadar da surebilir.

varolus bunlarin ve burada yazilamayan daha bircok seyin bileskesidir. hem hafiftir hem de agirdir.

insan bir kez asik olur

hakkinda yargiya varilmasi cok zor bir onermedir.

askin ne oldugunu ve onun sadece bir kez yasanabilecegini anlamak icin kac kisiye karsi kuvvetli duygular hissedilmesi gerektigi basli basina bir tartisma konusu olabilir. ornegin 20 yasindasiniz ve hayati tanimaya basladiniz. ortaokul, lise vs. derken o ana dek iki kere asik oldugunuzu dusunuyorsunuz. sonra hop bir kadin cikiyor karsiniza ve o sizin an itibariyle son ve en buyuk askiniz oluyor. sonra ayriliyorsunuz. zamanla buyuk askinizin acisi geciyor. karsiniza bir baskasi cikiyor. cok kuvvetli duygular icerisindesiniz. yakinlariniza diyorsunuz ki bu sefer gerçekten aşık oldum. sonra bu iliski surer veya surmez 25 yaslariniza geldiginizde arkadas sohbetlerinde konu aciliyor, diyorsunuz ki hayir, ben tam 4 defa aska yakin duygular yasadim. tabi yenge kafaniza masadaki kultablasini veya birayi gecirmeden edebiliyorsaniz devam ediyorsunuz konusmaya. dolayisiyla insan bir kez asik olur lafi biraz sacma geliyor diyorsunuz. sonra da o cok sevdiginiz kisiyle evleniyorsunuz, kus olup ucuyorsunuz falan filan.

simdi diger bir paralel zamana gecelim. evlenmeyip ya da sonsuza kadar o kisiyle beraber yasamayip hayatiniza farkli insanlarla devam ediyorsunuz. yas gelmis kirka. bir cok gecmis iliski kalmis hatiralarda. iki yakin arkadasinizla sohbet halindesiniz. konu aciliyor. deniyor ki insan bir kere asik olur. bu durumda sizin ortaya atma ihtimaliniz olan iki arguman var arkadaslar. bir tanesi bunu kabul etmemek. yine dersiniz ki yok oyle bir sey, 40 yasina geldim ve hayatimdan on, onbes kadin gecti. herbirinde cok heyecanlandim. hepsiyle ask yasadim, asik olmustum. olmaz oyle sey!

diger argumanda soyle gelisir; arkadasim evet vallahi haklisin! 40 yasima geldim ve on, onbes kadin gecti hayatimdan. hepsini cok sevdim hepsinde cok heyecanlandim, cok mutlu oldum. cok aci cektim kavgalardan gurultulerden. ancak ayse var ya ayse, o her zaman hepsinden farkli oldu benim icin. onu hep aklimda ve gonlumde biryerlerde tasidim. bu kadar yil gecmesine ragmen, uzerine o kadar iliski yasamis olmama ragmen hicbiri ayse ile yasadigim duygular kadar haz vermedi, yipratmadi, kuvvetli olmadi, mutlu etmedi. demek ki insan bir kez asik olur diye dusunuyorum artik ben de. dersiniz arkadaslariniza. allahtan basbasasinizdir, yenge orada degildir o sirada cunku yan sehpadaki cin vazosu gececektir kafaniza bu kez. kim ulan o ayse bile demeyecektir cunku ayse nin bahsi yenge ile de coktan gecmistir aranizda.

insan bir kez asik olur , iste boyle hassaslikla, cok veriyle, yillarla yasanmislik sonrasinda irdelenebilecek bir onermedir.

seveni sikerler sikeni severler

eksik bir önermedir.

seven kişi ben çok seviyorum dur hemen domalayım havalarına girerse sevilen tarafından sikilmesi farz olur. bir başka deyişle, bu durumda esasen sevilen seveni siktiğinin farkında bile değildir. yani seven, sevilen kişinin önüne yığılıp üzerini de asfalt ile kapatırsa ve o da onu görmeden üstüne basıp geçerse bu sevilen kişi seveni sikti diye suçlanamaz.

hal böyle iken, insanoğlu için çok normal olan çok sevme durumu sırasında iq düşmesi ile kendini karşı tarafa tanıtamama, sevilenle beraber geçirilen zamanlarda bu yüzden yer yer saçmalamalar görülebilir. bu durumda sevilen sevildiğini bile anlamadan gayriihtiyarı sikiverir.

bunlar ancak doğru bir iletişimle çözülebilir. doğru iletişim de her zaman mümkün olmaz. naciz kanımca ne sevenin ne de sikenin suçu yoktur. ancak ikisine de yazıktır hakikaten.

sevgiliyi unutmaya calisirken daha da baglanmak

unutmaya calismak ile cok alakalidir. irade gibi gercekte varolmayan, bir yanilsama olan bir kavramdir sevgiliyi unutmaya calismak, bu yuzden de "sevgiliyi unutmaya calisirken daha da baglanmak" cok dogal cunku bu bataklikta aman da batmayayim zekiligi ile cirpinmaya benzer.

bunu anlatmak cok zordur. ne zaman bunu anlatmaya calissam herkes hemen bir cicek bocek edebiyati muamelesi yapar cunku. sevelim sevilelim, eski sevgiliyi hic unutmayalim, gonul adami olalim hehoyt manasinda birsey anlatiyorum zannedilir. bu yuzden de kaybolur gider hep altin degerindeki elmas degerindeki sozlerim.

sevgiliyi unutmaya "calismamalisiniz". onu severken bir caba mi sarfettiniz de unuturken caba ile olacak bir sey olsun bu. dokulun kardesim, akitin gitsin.

insanoglunun basindaki en buyuk bela kendisini birseye dogru zorlamaktir. bakin allahaski icin ya da artik neye inaniyorsaniz onun aski icin: aikido da bir hareketi yaparken zorlaniyorsaniz o hareketi yanlis yapiyorsunuz demektir.

sevgiliyi unutucam ayagina kendinize yasaklar koyarsaniz babayi alirsiniz. insanoglu kural dinlemez. insansiniz, tabiatinizi ogrenin, cabayi buna sarfedin nolur ya.

kendinizi kabul ettiginiz anda sevgili mevgili kalmayacak. cunku bu baglanma ve acinin altinda korku yatar, korkunun sebebi de kendinden ayrilmaktir.

hicbir zaman "yalniz" olmanin disinda birsey olmadik. bi zahmet bunu gozden gecirelim. iyi okuyalim. iyi dinleyelim iyi belleyelim.

varolusun teyidi olarak turban ve ortunme

turban'in siyasi yonu defalarca konusuldu, hala konusuluyor. ben bunlardan bagimsiz olarak turban konusunun bu malzemeyi, yani "turbani takacak insanlar" malzemesini aldigi yerlerden birini ele alalim istiyorum.

varolus insan icin cok buyuk bir sorundur. varolmak baslibasina bir sorun oldugu gibi, varoldugundan emin olmak da cok ciddi bir sorundur. ornegin panik atak adini verdigimiz rahatsizlik hallerinde olum korkusunun bir sebebi kisinin varligindan emin olmamasindan kaynaklanan anksiyetesi olabilir.

bacak bacak ustune attigimizda bacaklarimizin varligindan daha cok emin oluruz. kupe taktigimizda kulagimizin varligindan daha cok emin oluruz. bunun gibi daha bircok ornek verilebilir, sigara icerken dudaklarimizin ve sigarayi tuttugumuz elimizin varligindan daha cok emin oluruz mesela.

ortunmek, kumaslarin insanin uzerinde yaptigi baski, siradan bir giyim tarzinda bile insanogluna kendisini gosterir. bedenin varligini hissedebilmek icin muhtesem bir yontemdir giyinmek! bedeni saran bir tisort, tam oturan bir kot pantolon, bunlarin hepsi adim adim varligimiza birer kanittir.

ben denemedim hic ama bir gun evde sabahtan aksama kadar denemek istiyorum turban taktiginda insan ne hissediyor? eminim ki basimin, kafamin varligini daha cok hissedicem. bir de oynak biseydir o turban diye tahmin ediyorum, arada sirada duzeltmem gerekecek. hatta belki cikarip tekrar takmam gerekecek.

ayrica is turbanla da bitmiyor, biliyoruz ki tesettur, yerlere kadar pardesuler ve kat kat elbiseler demek bazen. ve bunlari da habire cekistirmek, duzeltmek gerekiyor.

hayatta nasil bir kiyafet icinde daha rahat uydugunuzu anlamak ne kadar zaman aldi bir hatirlayip bir dusunsenize bunu!

"varolusun teyidi olarak turban ve ortunme", turbana varoluscu psikoloji tarafindan bir bakis acisidir.

eksi sozluk, 27.02.2006

Bazı Ekşi Sözlük Entry'lerim

ekşi sözlük'te yazdığım bazı entryleri buraya taşımaya karar verdim. sebebi ise şu; sözlük'te kerizettin troleybus'e baktığınız zaman onun gerçekte söylemek istediklerini bir çırpıda görebilmeniz pek mümkün değil. bunun nedeni gerçekten fikirlerimi yansıtan entry'lerin sözlük'e yazarlara, okurlara ve sözlük gündemine hitap eden diğer entrylerim arasında kaybolması.

Dolayısıyla bazı seçmeler yaparak bazı entry'lerimi burada yayınlamaya karar verdim, kalabalık içinde kaybolmasın diye.

Hadi başlayalım.

25 Şubat 2006

duygu oldugu sanilan bir dusuncedir ask

Aşk hakkında şimdiye kadar yapabildiğim en sağlam tanımı yaptığıma inanıyorum ama o kadar zaman almış ki bu cümleyi oluşturmam, şöyle bir göz gezdirdim ve şaşırdım... ahan da tarihleriyle beraber aşağıda, nereden nereye gelmişim..

# zaman alan, sarap gibi bisey.
(kerizettin troleybus, 07.09.2005 16:04)
#8152502 ... X
# hayatta bir cok duygu "tavsiye" niteliginde iken ask dedigimiz duygu kesin bir karar gibidir.
(kerizettin troleybus, 03.11.2005 01:16)
#8472698 ... X
# dunyanin en aranilir huzursuzlugu, rahatsizligi.
(kerizettin troleybus, 03.11.2005 01:47)
#8472853 ... X
# önce çok büyük bir meraktır. beğendiğiniz şeylerden bazılarını nedense daha çok merak edersiniz diğerlerinden. güzel bir deprem varsa hayatta, aşk o güzel depremdir. merak da onun öncüllerinden biridir.

hissetmek, aşkın bir başka öncülüdür. sezmek, yaklaşan güzel depremin zamanını ve şiddetini bilmeye çalışmaktır. yerini çoğu kez zaten bilirsiniz.

öncü sarsıntıların sıklığı önemlidir. sarsılmaya sarsılmaya gerginlik artar, o güzel şiddeti özlersiniz.

ve aşk, insanların fay* hatlarında gerçekleşen en güzel şeydir.
(kerizettin troleybus, 29.11.2005 21:30)
#8615537 ... X
# ask, basin bultenleri gibidir. cogunun uzerinde buyuk harflerle "for immediate release" yazar.
(kerizettin troleybus, 30.11.2005 11:08)
#8618434 ... X
# sırıtmak.
(kerizettin troleybus, 30.11.2005 21:33)
#8621391 ... X
# sabırsızlık.
(kerizettin troleybus, 04.12.2005 00:25)
#8637831 ... X
# her seferinde kisa kisa cumlelerle cool tanimlar yapma ihtiyaci doguran sozcuk.

ancak einstein abim bir aforizma-ı şerifinde aynen soyle buyuruyor: "everything should be made as simple as possible, but not simpler." yani diyor ki! hersey mumkun oldugunca basitlestirilmeli, ancak oldugundan da basit hale getirilmemeli diyor.

dolayısıyla bazen "olmaz olsun cool ask tanimlari, yetmez bana uc dort zekice kelime simdi!" diyor ve boyle aciklaya aciklaya ballandira ballandira anlatmak istiyoruz bakalim ask neymis, veya eklemekten cekinmeyecegimiz ne ornekler var bu konuda...

ask, kutsalligi bakimindan hayatin anlamina denk. onu hayatin anlamina denk bir kutsalliga oturtanlar bizleriz; olumlu insanogullari.

ask, ona kutsal birsey muamelesi yapmazsak kolaylasiyor. hayatin anlamindaki yeri azaliyor. acitan dikenleri yumusuyor. karsimizdakini mutlu etme potansiyelimiz artiyor. daha guzel espri yapabiliyoruz. sevgilinin dikkatini daha rahat, daha guzel cekebiliyoruz cunku hayatimizin bi suru anlami var, paylasacagi cok seyi olan biriyiz.

bu kadar guzel seyler yasamak varken askin kutsal yuzune takilip kalmak ve ardinda mutsuz sevgililer ya da lanet ettginiz bol biberli eski sevgililer birakmak neden?

yasamak cok zor degil ama varolusu kabullenmek cok zor, bu yuzden askin kutsal yuzune gulumsuyor ve oraya siginiyoruz. orta hallisinden kisa bir avrupa seyahati planlamak ve üç dört gün yetecek eşyaları bavula tıkıp birlikte merakla yola çıkmak yerine evde yatak odasına kapanmanin sebebi de bu. cift de olsaniz, yalniz da olsaniz zaten durum ayni sekilde tezahur ediyor.

beraber hayatin tadini cikarmak bir cift icin urkutucuyse eger, o zaman aski acisi basliyor. beni aradi aramadi, seviyor sevmiyor. simdi calismasin ve yatagima gelsin, o sadece benim olsun. arkadaslariyla zaman gecirmesin, ....

askin gercegini yakalamak cok zor be... neyse ki tesadufler var; cillop gibi tesadufler.

**
(kerizettin troleybus, 08.12.2005 00:57)
#8659203 ... X
# boyle nasil desem kusursuzca dumduz jole kivaminda bisey, bozmaya kiyamiyosun, bozulcak diye odun kopuyo bazen ama yine de alakasiz. soyle biraz titretesen de bozulmaz oysa.
(kerizettin troleybus, 08.12.2005 22:09)
#8663831 ... X
# algı çok önemli aşkta. aşık olup iq'nun eksi otuza inmesini hazmetmek gerek. bir de genel geçer algılardan sıyrılmak gerek. aşk sizin kendinizi sınadığınız bir hal de alabilir.
(kerizettin troleybus, 09.12.2005 00:01)
#8664479 ... X
# bu konuda yasanan en buyuk algi bozukluklarindan biri sudur:

ask kapinizi calar. onunla karsilasirsiniz. olaylar gelisir. meraktan heyecandan debelenir, alttan alttan gizlice fingirdeşirsiniz. daha birşey belli değildir aranızda aslında.. yani bellidir de, ne biliym aşk bayrağı çekilmemiş bir marş yazılmamış falan, bilirsiniz işte...

tam da boyle bir zamanda - ask hep teshircidir - arkadaslarinizla biraraya gelirsiniz sohbet edersiniz. ama bi de ask mesk var ya, cene de dusuk, kankalarla konusmak isteniyor. herkesin ayri bir fikri vardir herkes ask gurusu kesilir.

ancak deginmek istedigimiz mesele herkesin ask gurusu kesilmesi degildir. zaten 6 milyar ask gurumuz var onlardan birni daha tanimisiz nedir, seref duymak lazim. ama suraya dikkatinizi cekmek istiyorum. sevilen ile ilgili herhangi bir yorum, oneri, fikir getirilirken, sevilen hemen bir otorite konumuna yukselir ve sohbet bruksel kriterlerini degerlendirme forumuna doner. simdi arama, yuz verme, ama ilgisiz de kalma, gece arama rahatsız etme, ustune dusme ters teper vs. vs.

zaten hepinize tanidik geliyor bu, gelmiyorsa filmi basa sarin ve bir izleyin bakalim. arkadaslariniz sevdiginiz kisiyi nasil da otorite haline getiriyorlar, ister istemez.

bu trajedi kismi ise işin, trajik komedi kismi ise şudur: ayni arkadaşlar ilişki bitiminde sevgilinizi / eski sevgilinizi yargilar gibi yapar ve yargilamadan infaz ederler.
(kerizettin troleybus, 09.12.2005 02:25)
#8665182 ... X
# bazen sadece sorunlarinizi supurup altina sakladiginiz iran halisidir. yazik. ikisini birbirinden ayirabilmek ne buyuk erdem ve mutluluktur. ozgurlugun ta kendisidir.
(kerizettin troleybus, 09.12.2005 21:08)
#8668728 ... X
# icinde nefret barindiran kalpler de bu duyguyu tadarlar. ama barindirmayanlar kadar zengin olmaz bu. burada kalbinde nefret barindirmayan insanlardan bahsederken bir cicek bocek edebiyati yapmiyoruz. senin gibi, benim gibi olanlardan bahsediyoruz. ask, kendi basina kalbinizden nefreti sokup atamayandir.
(kerizettin troleybus, 09.12.2005 21:13)
#8668744 ... X
# bir insanin yuzunu hatirlayana dek gobeginizi catlatan olaydir.
(kerizettin troleybus, 10.12.2005 23:40)
#8673666 ... X
# teknolojinin zaman zaman saptirabildigi duygular silsilesidir. sebebi ise teknolojinin getirdigi haberlesme imkanlarinin ask denen ozel durumlarda kullanilirken duygulari heba etmesidir.

sevgilinize yollayacaginiz bir kisa mesaj, mail, hen, hede ya da kendisinden alacaginiz bu tarz mesajlar elbette ki süperdir, dadindan yinmez yani. ancak oyle zamanlar vardir ki iletmek istediginiz seyin yeri elektronik ortamlarda mesaj gondermek olamayabilir.

gunumuzun son surat akan yasam dongusunde her zaman yuzyuze biraraya gelmek mumkun olmayabiliyor. bu durumda bilimum toplanti, talep, arz, vb. seyler icin teknoloji hayat bile kurtarir bir hale gelmistir.

yine de duygusal iletisimde ya illa o ani beklemek lazim, ya da hic iletismemek lazim belki.

ha tabi su da var; nasil ki bu istede yazilanlarin hic biri dogru degilse ben de yamuluyor ve yaniliyor olabilirim. ancak altini cizelim su durumun; mesaj yollasam mi, nerdedir napiyodur, olayi nedir diye dusundugunuz ozel kisi sizi gormek icin kicini yirtiyor olabilir o sirada. en azindan bir telefon edip alo derseniz hem telekomunikasyon sirketlerinin mutlulugunu surdurur, hem de sesli iletisimin gercekliginde alip verirsiniz duygularinizi.
(kerizettin troleybus, 11.12.2005 14:53)
#8675641 ... X
# bu kavrama isim konmasi cok buyuk bir hata olmustur.
(kerizettin troleybus, 12.12.2005 03:29)
#8678850 ... X
# konfucyus'un hayatin anlami konusunda soyledikleri sanirim ask icin de gecerlidir:

"hayatin anlamini dusunmeyin, oyle birsey yoktur. yasayin bunu dusunmek yerine"

***
(kerizettin troleybus, 14.12.2005 05:41)
#8690207 ... X
# uzerine hep yazmak, hep yazmak istedigim konu ama nedense burada eksik kaliyor. sevgi ve kadin erkek iliskileri konulari olmadan olmaz. orada da hep escinselleri de dislamamak lazim diye dusunuyorum ama galiba buna da bir muddet ara verip bunu gozden cikarabilmeliyim. empati empati nereye kadar anasini satayim. kisisel deneyimlere dayandirabilecegim tanimlarim ve orneklerim kadin erkek iliskileriyle kisitli kalacak ister istemez. yine de ask konusuna deginirken orada durum cok farkli degildir heralde.

ask, eksi sozlukte yazara soyut ukteler birakmayi istettiren kavram, duygu ve hakkinda dusunulebilenler butunudur.
(kerizettin troleybus, 18.12.2005 05:45)
#8725543 ... X
# onunde uzunca bir yol olan sevgi ucaginin kalkis ve tirmanma anlarina verilen isim.
(kerizettin troleybus, 19.12.2005 12:03)
#8735669 ... X
# aşk, kesinlikle küçük bir pet şişenin içinde nane yapragi olmak istemektir.
(kerizettin troleybus, 21.12.2005 00:43)
#8752495 ... X
# galiba bu duygunun en sikimtrak taraflarindan biri mesaj beklerken cep telefonunun pilinin bitmesidir.

aşk, bazen teknolojinin sikip attigi en asil duygudur.
(kerizettin troleybus, 21.12.2005 09:53)
#8754438 ... X
# duygularla, daha dogrusu bircok bagimsiz duyguyla birebir alakali bir kavram.

bazen cok kullanisli birseydir ask.

hayatinizda ilk kez basinizin agridigini ne zaman anladiniz, ve nereden bildiniz bunun basagrisi oldugunu? size kim anlatti/anlatabildi? basagrisi oldugunu tahmin ettiginiz birseyin basagrisi olduguna zamanla kanaat getirdiniz ve alistiniz.

askta da ayni sey gecerli. askin bir baskasi icin ne anlama geldigini biliyor muyuz? bas agrisi denen seyin yanibiasinizdaki birinde ayni bicimde yasandigindan emin misiniz?

ask, bu denli soyut bir manada kullanilirken tanimini yapmak cok zordur.
(kerizettin troleybus, 22.12.2005 01:33)
#8761856 ... X
# bu kavramin kutsalligina kanaat getirmemizin sebebi bazen icinde yasanilan coskudan ziyade cinsel arzularimizi (begenmek ve istemekten bahsediyorum, bosalma ihtiyaci icinde olup icine bosalacak birini aramaktan degil) kirli bulup onlarin uzerine guzel kiyafetler giydirme istegimiz olabilir.
(kerizettin troleybus, 22.12.2005 01:35)
#8761874 ... X
# bir ustadin elinden cikmis cok kaliteli bir ayna.. zaten kendi bilincimize mahkum oldugumuzdan isin gercegini asla ogrenemeyecegimiz kavram, durum. din gibi kutsal muamelesi yaptigimiz bişey.

ayinleri olan (evlilik, nişan, çıkma teklifi, kızın telefonunu aldıktan sonra aramak için araya bir gün bırakmak, ...) bir din bu.
(kerizettin troleybus, 22.12.2005 04:17 ~ 04:18)
#8762619 ... ~ X
# kisinin kendini tanimlama hallerinden biri. hemen ornekleyelim ve cumle icinde kullanalim, bilmekten, anlamaktan, bilginin kutsal isiginda ilerlemekten kacmayalim hiç:

- memnun oldum ben nagehan.
- ben de kerizettin troleybus, ben de memnun oldum ne isle mesgulsunuz?
- ben muhasebeciyim, siz?
- hmmm guzel ben de asigim. yani aslinda ogretim uyesiyim de.. ama asigim ben siz beni boyle taniyin.. evet bu. bos zamanlarimda ogertim uyeligi yapiyorum ama bir onemi yok.
- a ne guzel bir iki asik arkadasim daha vardi benim.. belki tanirsiniz..
(kerizettin troleybus, 22.12.2005 04:21)
#8762628 ... X
# ask, kendisini oyle enteresan yerlerde oluşturuyor ve öylesine ilginç yerlerden kafasını çıkarıyor ki, bir sanatçı olsaydı ona şapka çıkarmamak mümkün olmayacaktı. aşık olduğumuz zaman gerçekte kime aşık olduğumuzu nasıl biliyoruz? birine nicin aşık olduğunu anlatabilen bir makina olsaydı ne olurdu acaba? sanki dünya nufusu azalırdı gibi geliyor bana.
(kerizettin troleybus, 22.12.2005 08:49)
#8763056 ... X
# insanin kalbinde duran ve uzaydan da gozukebilen buyuk beyaz top. aşk, algidir. algi, gercektir.
(kerizettin troleybus, 23.12.2005 08:03)
#8771995 ... X
# ask, sanilanin aksine, bazen sadece ozenle secmektir.
(kerizettin troleybus, 27.12.2005 08:47)
#8803495 ... X
# mimarı olduğunuzu ve onu tüm benliğinizi, kimliğinizi, kültürünüzü ve ruh halinizi kullanarak yarattığınızı kabullenmenizin onemli olduğu duygular bohçası.
(kerizettin troleybus, 30.12.2005 23:53)
#8833595 ... X
# bazen ask adindaki bu duygudan kacisimiz gercek bir delilige isaret eder. negatifleri algılayamadığımız gibi, pozitifleri komple eleyebiliriz. ask dedigimiz sey, kime gore neye gore tarzi yanilsamalara ne kadar guzel oturur.

bu konuda gercege ulasmakta sorunlariniz varsa ve kendinizi aska birakmayi beceremiyorsaniz biraz korkularinizi hafifletin. mesela cocuklugunuzda size "bitir lan onundeki yemegi yoksa seni aşka veririm siker atar bak" türünde aşk korkutmalarına maruz kalmis olabilirsiniz.

denemeye deger.
(kerizettin troleybus, 02.01.2006 20:02)
#8849562 ... X
# birlikte zaman gecirmeyi istemek. onu, kendisi oldugu icin begenmek. hayatini onunla paylasma arzusu. ortak hayaller kurmak. yasamdan aldigin zevki onunla paylasma istegi. saclar onun saclari oldugu icin onlara dokunmaya ihtiyac duymak. beraber sabah aksam mindjob ilahliginda sevismeyi istemek. onun bunu seninle becerebilen tek kisi olmasi. bu yuzden cok ozel olmasi. beraber bir mahremiyet yaratma ihtiyaci duymak.

onunla cift olup ara sira kavga etmeyi bile istemek. onunla olmayi bu kadar cok istemek. onun bedenine, o beden onunki oldugu icin yapismayi istemek.
(kerizettin troleybus, 03.01.2006 15:23)
#8855862 ... X
# "bunu yapan ask olamaz"
(kerizettin troleybus, 06.01.2006 12:38)
#8877918 ... X
# (bkz: fevgi)
(kerizettin troleybus, 14.01.2006 21:47)
#8932505 ... X
# kaçınılmaz raddede teşhirci ve alabildiğine vahşi bir yaşam biçimi. bir askeri disiplin, bir hukuki medeniyet.
(kerizettin troleybus, 18.01.2006 02:20)
#8955533 ... X
# döviz kuru kadar oynak olabilen bir duygudur bu. bazen.
(kerizettin troleybus, 20.02.2006 03:33)
#9157563 ... X
# duygu oldugu sanilan bir dusuncedir ask.
(kerizettin troleybus, 20.02.2006 03:33)

24 Şubat 2006

sözlükteki antikahramanlar

bu lafı duyunca sıkılıyorum. delibelge ve reşat beni böyle tanımladılar birden fazla entry'de, ve yazıda.

geçenlerde biraraya geldik, delibelge, reşat ve ben. cem'i de (author) aradık ama işi vardı adamın gelemedi.

zaten reşat ve ben, delibelge ve author gibi iş güç sahibi iki çobanın yanında zibidi kalıyoruz. herneyse, bahsedeceğim konu bu değil.

kendimi dışarı alıyorum, reşat, bilge ve cem'den bahsedicem. bu üç insanın içinde sağlam öfke var arkadaşlar. ancak bakıyorum öfkesini yaşam adına en iyi değerlendirebilen ve bundan bir enerji çıkarabilen kişi cem. reşat nisbeten daha bir içine kapanık gibi duruyor, o da öfkesini iyi değerlendiriyor ama bence cem kadar değil. delibelge'ye gelirsek... offff... işte delibelge'nin öfkesi bana göre tam bir kabus. adam kendini kaybediyor. beni de dövüyodu zaten son buluşmamızda ki eli de ağır adamın. gürbüz çocuk.

hepimiz birbirimizden tuhafız hakkaten. ama yine de reşat ve ben, büyümeyi ısrarla reddedip sonra da çocukluktan şikayet eden iki kendinibilmez haylaz, şuursuz, adamsendeci ve sorumsuz varlıklarız diye düşünüyorum.

belki bir gün adam oluruz reşat ne dersin? reşat? aloooo?!

utku yasavul'dan "stok reklam"

utku yasavul'dan "stok reklam"

takip etmeye değer çalışmalar bulduğum bir blog, tesadüfen rasladım nette dolaşırken. bir yorum ekledim bu arkadaşın son yazısının altına, herşeyi bir daha yazmaktansa onu buraya eklemek daha doğru olur:

Kesinlikle katılıyorum. Blogu blog kardesligi linki sayesinde buldum. Şaşırdım! İşleri çok beğendim. Hangi birinin altına yorum attırsam diye şaşırdım. Tebrik ederim.

Ben pazarlama dünyasını sevmiyorum artık, nefret ediyorum. Eskiden bayılırdım, çok heyecanlanırdım. Ama şimdi bana bu heyecanı vermiyor, çok yapmacık geliyor.

Bu sayfadaki işlerde yakaladığım ironi çok hoşuma gitti. Zeka da öyle. Bence kendinizi bundan daha fazla alanda değerlendirmelisiniz. Pazarlama dünyasına tıkılıp kalmak bizlerin ruhunu öldürüyor.

Hayır her zaman yaratmak zorunda değiliz. Bu zekanız buraya tıkılıp kalmamalı.

Takip etmeye çalışıcam.


Evet işte böyle, ziyaret etmeye değer bir blog buldum.

resat calislar i dovelim kampanyasi

yahu adam coştu yine..

ama helal olsun, nereden aklına geliyor bu bilmiyorum. bence süper ortam olacak. açıkçası kıskandım yine, ben de istiyorum ama cesaret edemiyorum, ödlekim. zaten ne geliyorsa başıma bu ödleklikten geliyor.

geçenlerde buluştuk reşat'la ve delibelge ile de tanıştım. adam hakikaten normal değil, bunu da ayrıca anlatıcam birazdan.

15 Şubat 2006

Ekşi Sözlük! Doğumgünün Kutlu Olsun!!!

dün geceyarısından itibaren sol frame'den sözlüğün ilk günleri akmaya başladı. İlk başlarda ne olduğunu farkedemedim. teo birşeyler deniyor sandım. sonra dryden'in da dürtmesiyle jeton düştü bende. gözlerim doldu.

söylenecek çok şey olmayacak kadar büyük bir "online event" ti bu. havai fişek gösterisi gibiydi. hala daha da devam ediyor. hastasıyım. fikri bulanı tebrik ediyorum. yapanı da tebrik ediyorum. sözlük iyi ki var!

12 Şubat 2006

Sözlükte ayar vermenin salak hazzı

Son iki aydır feci biçimde gündemimde olan bir konu sözlükte ayar yemek. Çok ilginçtir ama bu sahip olduğum görüşlerden ziyade sözlükte ironiye başvurduğumda ortaya çıkıyor. Şimdi burada "ironiden anlamayan nesle aşina değilim" edebiyatı yapmayacağım, daha acıklı birşeyin altını çizmek istiyorum.

Sözlğkte açılan başlıklara verilen ayarlar kadar göz kirliliği yaratan ne var sözlükte? Hiçbirşey yok. Adam ayar verecem diye çatlıyor patlıyor. Umrunda değil o başlıktaki ilk entry silinirse ne olacak, yazar uçarsa o başlığın anlamını ifade eden, başlığı tanımlayan ne kalacak altında...

Varsa yoksa ayar verecek bu arkadaş. Ve asla geriye dönüp bakan da yok bunların içinde ben ne bok yedim diye.

Mühim olan ironiden anlamayan nesillerin varlığı değil, sözlükten anlamayan nesillerin varlığıdır.

Sanırım blog dünyasında boğuldum.

Ogame denen oyundan kaçmayı başarabildim. Nasıl birşey olduğunu bile bilmiyorum. Ama blog dünyasından kaçmayı başaramadım. Sanırım yazmayı sevmemle alakalı bişey olsa gerek bu. Verdim anasını satiym kendimi yazıya.

Ayıptır sölemesi şu anda dört adet blog sahibiyim. Zaten bu yüzden bu aralar bu blogspot'taki kerizettin'e de pek yazamadım. Halbuki anlatmak da istiyorum, dünyanın nereye gittiği hakkındaki kerizettinsel yorumları. Ama bu sanki daha çok rakı sofrası gibi.

Birşey sölicem, biraz çekiniyorum sölemeye ama galiba benim yeni sol frame'im burası. Bununla ne demek istediğimi ilerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz.