Kerizettin Troleybus 1 Haziran 2007 tarihi itibariyle kaynağa karışmış, evrendeki özüne geri dönmüştür.

Kerizettin Troleybus bir ek$i sozluk karakteri olarak 2002 yılında doğdu. Birkaç ay önce Sourlines biletini aldığı sırada beşbinin üzerinde entry'si, yüzlerce badisi, binlerce takipçisi ve yurdun dört bir yanından kendisinden feyz alan onbinlerce insan vardı. Beş yıldır ilgiyle izlenen bu internet karakteri, Haziran ayına girdiğimiz ilk dakikalarda Hakk'ın rahmetine kavuşmuş, Allah-ü Teala onu bizlerden çok sevmiştir. Bu minval üzre alıcılarınızı artık kendisinin edebi mirasını taşıyan yaratıcısı Osman S. Börütecene'nin web sitesine doğru ayarlamanız önemle rica olunur. Zira bundan sonra her halt orada dönecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Blogu ziyaret etmeye devam etmek için lütfen aşağı doğru buyrun.

Kerizettin Troleybus

30,m,istanbul Bu şahıs bir sözlük yazarıdır. Sözlüğün kesmediği anlarda stepne olsun diye işbu blogu yürürlüğe sokmuş kişidir kendisi.

21 Ekim 2006

Goddess Artemis Flickr'da

Kendisini Flickr'cı olmaya ikna edebildim:

Goddess Artemis

20 Ekim 2006

forgotten hopes bir blog yapmis, guzel olmus:

bikelime

01 Ekim 2006

penisim olmasa beni yine de sever miydin?

kadinlarin sevgilerinden bir turlu emin olamayan paranoyak erkeklerin aklina gelebilecek soru cumlesi.

kadinlarda orospuluk switch i dogustan on geliyor onermesine sebep olmus bir paranoyadir burada bahsedilen.

erkeklerin her zaman daha fazla sevgi istemeleri ve bu sevginin varolduguna bir turlu inanmamalarindan kaynaklanan bir serzenis sozkonusu.

genellikle kadinlara atfedilen bir kavram sevgi arayisi cunku genelde kadinlar dile gelip "beni seviyor musun?" "beni ne kadar seviyorsun?" "kilo almis miyim?" "guzel miyim?" gibi sorular yoneltirler.

oysa erkeklerde bunun dile gelmeyen yani vardir ve kadinlari fersah fersah asabilir bu durum. arabaya veren kadin bir ofke ifadesidir ornegin. kadinin erkege olan sevgisini arabaya baglamak; o erkegi, kadini etkileme sorumlulugundan kurtarir. yani iki ucu paranoyak bir degnek var burada: birincisi, kadin sana degil arabaya veriyor, yani kendi cekiciliginin varolmadigindan eminsin. ikincisi ise eger araban yoksa kadin sana zaten vermeyecek paranoyasi. yani icinden "gelecekte araban oldugunda kadin sana verecek" zorlamasinin ciktigi paranoya turu.

iste bu, gelecek yillarda araba sahibi olduklarinda hayal kirikligina ugrayabilecek erkeklerin soramadigi, sormak istedigi, icinde gezip durdugu paranoya sorusudur.

isin gercegi ise su: penisin olmasa o kadin seni neden sevsin? sen kadinlari saclari bakimsiz, sisman, dirdirci, cirkin iken seviyor musun? o kadinlara pacoz deyip gecmiyor musun? guzel kadinlarla beraberken kadin sana donup "guzel olmasaydim beni yine de sever miydin?" dedigi zaman ne hissediyorsun?

resatcigim konigsblau kartusumu bulamiyorum

ortaokul yillarimda basladim dolmakalemle yazmaya. alman hocalarim beni buna alistirdilar. bugun hala pecete uzerine bile dolmakalemle yazarim. herkes gibi tukenmezkalem kullanamam, bana cok avam gelir. hele de bazen dagilir o ucuz tukenmezkalemlerin murekkepleri boyalari falan.

herneyse, son dolmakalemim rotring marka, yedi yildir onu kullaniyorum, daha evvel pelikan vardi. lise yillarimda kreuz'la yazardim, cok elit, asil bir alman markasidir.

gecenlerde resat'la calisirken ben yine dolmakalemimle not aliyorum, baktim dolmakalem'in kartusu bitti. hay allah dedim, actim cantami kartus cikarmak icin. ariyorum ariyorum konigsblau kartusum yok. iki tane kartus var ikisi de brilliant-schwarz. ama benim istedigim bu degil ki.

resat'da alman ekoludur alman lisesi'nden mezundur. ona bir sorayim dedim. resat'da dolmakalemden anlar diye tahmin ediyorum. aslinda bu da bana huzunlu geliyor. o da ben de alman ekoluyuz ama ben cagaloglu anadolu lisesi mezunuyum o deutsche schule'den mezun. bazen bunu kaldiramiyorum. okul hayatlarimiz boyunca mufredatlarimiz hep ayniydi. hep k serisini okuduk, alman edebiyati derslerinde ayni kitaplari okuduk biz de geo-dreieck kullandik onlar da. ama ben devlet okulundan mezun oldum anadolu lisesi olarak resat ise ozel bir okul olan alman lisesi'ni bitirdi.

her ne kadar bogazici universitesi'nin en iyi bolumlerinden birini bitirdiysem ve resat ise hicbir zaman adam gibi bir universitenin kapisindan cikamadiysa da, bu lise isi moralimi bozuyor bunun ezikligini hissediyorum. bazen bu duygularimin altindan kalkamayip hircinlasiyorum, saldirgan oluyorum.

iste yine boyle bir zamanda agzimdan sevgi dolu bu sozler dokuldu; "resatcigim konigsblau kartusumu bulamiyorum" deyiverdim. birkac cumle sonra anladim ki koskoca resat calislar o kadar alman lisesi'nde okumus abitur sahibi adam dolmakalem mefhumu yok herifin. bu hosuma gitti. onun bana oranla daha gercek bir alman ekolunden gecmis olmasi karsisindaki ezikligim bir hafifledi bir hafifledi ole bole degil.

sonra cantamin derinliklerinde daha gecen hafta nisantasi'nda elit bir kirtasiyeciden aldigim bir kutu pelikan konigsblau dolmakalem murekkep kartusu geldi elime, gulumsedim. hemen kartusu degistirdim ve not almaya devam ettim. ben oyle her kalemle yazamam.

simdi su yazdiklarimi bastan asagi soyle bir okudum ki beni kalbimden vuranlar var ya adli kitabi ben de yazabilirmisim. dusunuyorum da ben de fena yazmiyorum gibime geliyor. ama varsa yoksa resat! sozlukte resat, gazetelerde resat, kaktus'de resat, yakup 2'de resat. bunaldim vallahi bunaldim. ya evet seviyeli bir iliskimiz var ama bu kadarina da yurek dayanmiyor.

cok huysuzsun resat cok, ustelik de dolmakalemden anlamiyorsun, sismansin, uykusuzsun. ne kadar populer olursan ol benim kadar yakisikli degilsin onu da belirtmeden gecemicem.